Antalya’da tarihi Kaleiçi’nin ana giriş kapısı olarak bilinen Kale Kapısı’nda, 2’nci yüzyılda Bizans periyodunda yapılan beşgen planlı burç üzerine 1900’lü yılların başında inşa edilen Saat Kulesi, restore edilecek. Onlarca yıldır dokunulmayan ve içi harabeye dönen Saat Kulesi’nin onarım projesi, Antalya Kültür ve Tabiat Varlıkları Müdafaa Heyeti’nce onaylandı. Çalışmalar sırasında, kulenin zirve kısmında 1940’lı yıllarda yıkıldığı düşünülen bir kubbe olduğu da belirlendi. Yeni projede kubbe de olacak.
İÇİ HARABEYİ ANDIRIYOR
Antalya’da yıllarca yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktalarından biri olan ve herkesin dışarıdan görebildiği kulenin içi ve üst kısımları, birinci sefer DHA tarafından görüntülendi. Kulenin 20 metreyi bulan en yüksek noktasında dört tarafa bakan tarihi saatleri, evvelce kullanıldığı düşünülen ve saat başı ses çıkartan çan gibisi düzeneği ve en üst katındaki sivil savunma sinyali maksatlı ikaz aracı bulunuyor. Tarihi yapının 8 metreye kadar olan kısmının beton dökülerek toprak altında bırakıldığı, üst kısımlarının ise bakımsızlıktan harabeyi andırdığı görüldü.
SEYİR TERASI VE BALKONLAR
Kulenin 8 metreye kadar olan kısmına, dış duvarındaki dik merdivenden tırmanılıyor. 8 metreden sonra ise demir bir kapıdan içeri girilerek, kule içindeki demir merdivenlerden dört farklı kata çıkılabiliyor. Birinci katta kulenin etrafını saran balkonları, ikinci katta saat düzenekleri, üçüncü katında ise pencereler bulunuyor. Üst katta ise sonradan eklenen imitasyon dendanların çevrelediği seyir terası bulunuyor, üzerinde de Türk bayrağı dalgalanıyor.
ROMA’DAN CUMHURİYET DEVRINE
Antalya Vakıflar Bölge Müdürü Hüseyin Coşar, yüksekliği 20.3 metre olan Saat Kulesi’nin, Antalya’nın silüetini oluşturan Yivli Minare ile çok yakın arada yer alan değerli bir eser olduğuna dikkat çekti. Kulenin alt kısmının beşgen formu kale burçlarından oluştuğunu anlatan Coşar, Saat Kulesi kısmının 19’uncu yüzyılın sonları yahut 20’nci yüzyılın başlarında inşa edildiğini kaydetti. Coşar, “Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet periyodunun izlerini taşıyan bir yapı” dedi.
1940’LARDA YIKILMIŞ
Saat Kulesi’nin mülkiyetinin iki yıl evvel Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçtiğini, sonrasında bir proje çalışmasına başlandığını açıklayan Coşar, “Burası natürel ki Saat Kulesi iken en üst kısmı kubbeli bir yapıymış. Çabucak yanında bulunan Inhisarı Mehmet Paşa Camii’nin kubbeleriyle de uyumlu, estetik görünüşe sahip bir esermiş. Ama 1940’lı yıllarda artık ne olduğunu tam bilemiyoruz, birtakım kaynaklar rüzgardan diyor, kubbemsi yapı yıkılarak yerine imitasyon taştan dendanlar yapılmış. Tabi yapının özgününde bunlar yok. Zati yakından bakılınca da özgün taş olmadığı, imitasyon olduğu belli” diye konuştu.
ROMA, OSMANLI YAPILARIYLA UYUMLU DEĞİL
Saat Kulesi’nin özgününe uygun halde kubbe formu yapılarak projesinin hazırlandığını belirten Hüseyin Coşar, “Koruma Heyeti’nden da geçti. İnşallah önümüzdeki yıl özgününe uygun halde burayı onarıma alacağız. Zati uyumlu değil dendanlar, dışarıdan baktığınızda bile Roma, Osmanlı periyodu yapılarıyla hiç uyumlu değil. Taş olsa bir nebze lakin betonarme bir yapı üzere imitasyon taşla yapının özgün formuna da uygun değil, dendan formunda mazgal formlu bir yapı eklenmiş” dedi.
BETONLA KAPATILAN YER AÇIĞA ÇIKACAK
Kulenin 6-8 metreye kadar betonla kapatılan ve toprak altında kalan kısmı ve etrafının hafriyat çalışmaları yapılarak ortaya çıkarılacağını anlatan Coşar, “İçinde merdiven var mı, yok mu ona bakacağız. Ziyarete de açmayı istiyoruz fakat yapıyı koruyacak halde nasıl açarız onu düşünüyoruz. Onarım basamağında ve hafriyatlar yapıldıktan sonra ortaya çıkacak” diye konuştu.
ÇOK HOŞ GÖRÜNTÜSÜ VAR
Kulenin üst katlarında çok hoş görüntü olduğunu aktaran Coşar, şöyle dedi: “Pencerelerinden Yivli Minare, Monopolü Mehmet Paşa Camii, Yat Limanı, Kaleiçi ve deniz görüntüsü çok hoş. Fotoğraf çektirmek ve Antalya’yı izlemek için de çok yüksek pozisyonda. Bu manada çok cazip bir yer olacağını düşünüyorum. Katiyen selfie noktası da olabilir. Bu cins yerlere aslında girilip, çıkılması lazım. Girilip çıkılmadığı vakit süratle yok olmaya gidiyor ve maalesef bir yararı da yok. Şuradan Antalya’yı izlemek varken yalnızca dışarıdan görüp gezmek daha farklı. Biz burayı, ziyaretçilere denetimli formda açacağız.”
Milliyet
