Argümana nazaran İstanbul’un çeşitli ilçelerinden konutlarına su götürmek için gelenler ve ticari maksatlı su dolduranlar yüzünden köylü, çeşmeleri kullanamaz hale geldi. Su doldurma sırasında ise yaşanan tartışmalar vakit zaman arbedeye dönüştü. Köy muhtarlığı da yaşanan bu meselelere tahlil olması için köy halkını toplayarak aldığı karar doğrultusunda köyün çeşitli yerine kamera sistemi takıldı. İki çeşmenin musluklarını kartlı otomasyon sistemi ve bir çeşmeye kilit taktı. Kartlı otomasyon sistemi takılan muslukların da yalnızca köy halkına dağıtılan kart okutulduktan sonra su alınabiliyor. Kilit takılan çeşmeden ise etrafında oturan köy sakinlerinde bulunan anahtar sayesinde yararlanılabiliyor.
Emellerinin buradan suyu doldurup bunun ticaretini yapanların önüne geçmek olduğunu belirten köy muhtarı Serkan Kılıçaslan şunları söyledi:
‘Huzuru sağladık’
“Bu sistem paralı, kontörlü bir sistem değil. Kartın içine rastgele bir kontör ya da fiyat yüklemesi olmuyor. Köy kahvesindeki görevliye talimat verdim, İstanbul’dan konutuna 4-5 damacana su götürmek için gelen konuğumuz köy kahvesinden kartı alıyor, doldurup geri veriyorlar. Bizim emelimiz buradan suyu doldurup bunun ticaretini yapanların önüne geçmek ve bununla birlikte huzuru sağlamak. Diğer hiçbir emelimiz yok. Kaymakam beyefendiyle görüşerek yaptık. Köyümüz çok kalabalık oluyordu. Köyde yaşlılar var. Şu an köyde hiç olay yok. Biz bunu iki ay evvel başlattık. Bu sisteme geçince köyümüze insan gelmemeye başladı. Hem salgına da karşı tedbir almış olduk. Kartı yalnızca kendi köylümüze dağıtık. Köydeki kamera sistemi ve otomasyon sistemini kurabilmemiz için bir maaliyet çıktı. Köylülerle toplanıp hane başına ne kadar düşüyorsa topladık. Köy halkının dışında kimseye kart vermiyoruz. Kart satışımız katiyen yok.”
‘Kavga çıkıyordu’
Köy sakini Fatma Aksu, “Gece bir de, 03.00’te geliyorlar. 2-3 bidon alana lafımız yok lakin kamyonlarla geliyorlar. Kendi emeklerimizle getirdiğimiz suyu biz kullanamıyoruz” dedi. Salih Karakaş ise, “Alemdağ, Sultanbeyli, Sarıgazi, Çekmeköy her yerden minibüslerle, kamyonlarla su almaya geliyorlar. Burası çok kalabalık oluyor, hengame çıkıyor” tabirlerini kullandı.
Hasan Kılıçaslan ise, “Köylüler su doldurmaya gittiğinde dışarıdan 10-20 bidonla gelenler müsaade etmiyor. Biz bu suyu 10 kilometre uzaklıktan kendi gayretimizle getirdik. Kartlı sistemle biz köylüler çok rahat” diye konuştu.
‘Köylü bu türlü bir önlem alabilir’
“Köyün kendi emeği ile çıkarttığı, yaptığı bir çeşmeyse yalnızca köylüye özgülemek bakımından bu türlü bir şey yapabilir” diyen İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yönetim Hukuku Ana Bilim Kolu Lideri Prof. Dr. Aydın Gülan ise şunları söyledi: “Sadece köye özgülenmiş bir hayratsa köyün gereksinimlerini gidermek ölçekli üçüncü şahısların kullanımına sonlandırırlar. Mesela meralar da herkese açıktır fakat bu herkes köy nüfusuna kayıtlı herkestir. Köyün muhtaçlıkları için getirilmiş bir suysa buradaki herkes köy nüfusuna kayıtlı herkestir. Öteki yerlerden gelecek herkes manasında bir genişliği yoktur. Lakin köy orta malı olmasını haklı ve gerekli kılacak niteliği yoksa, bu suyun kaynağı, getirilişi ve yapılışı bakımından köyün gereksinimi dışındaki kısma oburlarının yararlanmasını engellemekte hukuken yanlıştır. Köyün imkanlarıyla köy hudutları içerisindeki köy orta malı olmuş ise köylünün yararlanmasına münasır halde tutulabilir.”
Milliyet
