Lokanta, kafe ve restoranlar 1 Haziran prestijiyle açılmayı umuyor. Beklentileri ise saat 24.00’e kadar hizmet vermek. Bölüm temsilcileri dikkat çeken bir davette bulunurken, okullar ve yüz yüze eğitimin ne vakit başlaması gerektiği ile ilgili flaş açıklamalar da peş peşe geldi.
HAZİRANDA TATİL, AĞUSTOSTA…
Türkiye’de uzaktan eğitim sürerken tüm gözler 1 Haziran’dan sonra yüz yüze eğitim ile ilgili alınacak kararlara çevrildi. Türkiye Eğitim Derneği, haziranda okulların kapatılarak ağustosta büsbütün açılmasını önerdi.
Prof. Necmi İlhan da riskli olmayan vilayetlerde eğitimin yüz yüze bir müddet daha sürebileceğini belirtti. Türk Tabipler Birliği ise ilkokulların olay sayısına bakılmaksızın tedbirlerle açılmasını istedi.
Mine Özdemir Güneli’nin haberine nazaran, Kovid-19 salgınıyla gayret çerçevesinde “kademeli normalleşme” devrinin yaşandığı Türkiye’de ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri 8. ve 12. sınıflar hariç uzaktan eğitim devam ediyor.
1 Haziran’dan itibaren de yeni olağanlaşma devrinin başlaması planlanıyor. Ulusal Eğitim Bakanlığı ise 1 Haziran’dan sonra yüz yüze eğitim için çalışmalarını sürdürüyor. Bu süreçte hem eğitim kurumları hem sıhhat otoriteleri yaptıkları açıklamalarda yüz yüze eğitimin başlamasından yana olduklarını belirtiyor.
‘İMKANSIZ HALE GELECEK’
Türk Eğitim Derneği’nin (TED) niyet kuruluşu TEDMEM, “Türkiye’nin Telafi Eğitimi Yol Haritası” başlıklı bir rapor yayınladı. Raporla ilgili kıymetlendirme yapan Türk Eğitim Derneği Lideri Selçuk Pehlivanoğlu, uzaktan eğitim sürecinde öğrencilere istense de eşit şartlarda erişim hakkı verilemediğini belirtti.
Selçuk Pehlivanoğlu, “Öğretmenler, öğrenciler, veliler, uzaktan öğretim sürecinde çok yoruldular. Artık devam etme motivasyonlarını kaybettiler. Öğrencilerin eğitim öğretim süreci onarılması bu halde güç ve hasar almış bir noktaya geldi.
İmtihanı da kaldırdıktan sonra öğrencilerin okulla olan son bağı da koptu” dedi. TED olarak tekliflerinin okulların haziran başında büsbütün kapanması, ağustos başında ise büsbütün açılması olduğunu paylaşan Pehlivanoğlu, şunları söyledi:
“Temmuzun başına kadar okulları açıyormuş üzere yaparsak kayıplara kayıp ekleyeceğiz ve çocuklarımızın, öğretmenlerimizin ve velilerimizin kopmuş oldukları süreçten geri dönüşlerini daha da imkânsız hale getireceğiz. Bu süreçte bir kademeyi yarım gün okula getirmenin hiçbir yararı kalmamıştır.
Olması gereken şey artık tam açılma yapılmasıdır. Türkiye’deki tüm sınıflar şu anda bir birleştirilmiş sınıftır. Telafi sürecimizi katiyen birleştirilmiş sınıflar mantığı üzerinden götürmemiz ve öğretmenlerimizin yetkinliğini de eğitim sürecinde buna odaklanmamız gerekiyor.
YALNIZCA 15 GÜN
Pekala, 1.5 yıllık kayıpla yeni yıldaki yılı nasıl birleştireceğiz? Bunun için yeni müfredat yazmak gerekir.” Mart 2020’den itibaren yaşanan salgın nedeniyle eğitim öğretim süreçlerinin kesintiye uğramasıyla oluşan akademik, toplumsal ve duygusal kayıpları telafi etmeye yönelik muhtaçlığın bütünsel çerçevede ele alındığı raporda öne çıkan tespitler şöyle:
16 Mart 2020’den 2 Mart 2021’e kadar, tatiller hariç geçen 175 okul gününde, okulların en fazla açık olduğu sınıf seviyesi olan 1. sınıfta bile öğrenciler, 15 okul günü yüz yüze eğitim aldı. 6, 7, 10 ve 11. sınıflar için yüz yüze eğitim hiç başlatılamadı.
Türkiye’de öğrenme yoksulluğu oranı yüzde 21,7 olup bu bedel, 10-14 yaş ortasındaki her beş çocuktan birinin ilkokulu bitirmiş olmasına karşın kolay bir metni okuyup anlamaktan uzak olduğunu göstermekte.
Kovid-19 kaynaklı okul kapanmaları nedeniyle nitelikli eğitim-öğretim ortamlarından yoksun kalan pek çok çocuğun bu durumdan daha da olumsuz etkilenmesi mümkün.
Türkiye’de okulların bir eğitim öğretim yılının üçte ikisinde kapalı kalmasının 80 yıllık maliyeti, GSYH’de yaklaşık 3 trilyon dolar kayba karşılık gelmekte.
Kayıplar telafi edilmezse öğrenmenin sürekliliği sağlanamaz ve okul terkleri, öğrenciler ortasındaki öğrenme farkları, çocuk personelliği, çocuk evlilikleri, erken yaşta gebelik riski ve ekonomik kayıplar artar.
Milliyet
