ERMAN ÖNER – RÖPORTAJ
1962 yılında Alanya’da dünyaya geldi Emin Müftüoğlu. İki tekerle birinci kere ortaokulda takdir getirince karne ikramı olarak dedesinin armağan ettiği bisikletle tanıştı. Yıllar geçti Müftüoğlu Alanya Lisesi’nden mezun oldu. Ancak spor ile her devir iç içe kaldı. Antalya Pilspor’da basketbol, Alanyaspor’da profesyonel futbol oynadı. 24 yaşında futbol oynarken yaşadığı sakatlık onu formayı çıkarmaya zorladı. O da sırtına ekip elbiseyi geçirdi ve tıpkı kulüpte yöneticilik ve başkanlık yaptı.
Yıllar geçti, Müftüoğlu Bisiklet ve Triatlon Federasyonu idare şurasında vazifeler aldı. Takvim yaprakları 2004’ü gösterdiğinde karne ikramıyla tanıştığı bisiklet sporunun artık yeni patronuydu. 2006’da orta seçim ve 2008’de tekrardan Türkiye Bisiklet Federasyonu başkanlığı misyonu kendisine verildi; ta ki 2016’ya kadar.
Artık ise Müftüoğlu beş yılın akabinde tekrardan alışık olduğu koltukta oturuyor. Masasındaysa Türk bisikletine can vermeyi hedeflediği yeni projeler…
– 2004’te devraldığınız federasyon başkanlığı misyonundan beş yıldır uzaktınız. Bu müddet içinde neler yaptınız, bisiklete ne kadar yakın kaldınız?
“2017 yılının sonuna kadar UCI’daki hem dağ bisikleti hem kurul başkanlığımız devam etti. Daha sonraki yıllarda tekrar Dünya ve Avrupa şampiyonalarına özel davetlerle katıldık, dünya kongrelerine konuk olarak çağırıldık; demem o ki bisikleti hiç bırakmadık. Türkiye’de de işin içinde olan herkesle bağlantıda kaldık. Sıkıntılarıyla çözebildiğimiz kadarıyla dışardan yardımcı olamaya çalıştık.”
‘Lobi oluşturduk’
– Yurtdışı ile ilgileri güçlü bir lider profiliyle sizi tanıyoruz. Bilhassa UCI’da aldığınız vazifeler ve burada kurduğunuz ilgiler Türk bisikletinin gelişimi açısından ne söz ediyor?
“Biz bu bağlar sayesinde birinci evvel İsviçre’ye atletlerimizi gönderdik, tekrar o münasebetlerimiz sayesinde Ahmet Örken Avrupa Şampiyonu oldu. Kendi içimizde kalsaydık ne oralara gidebilirdik ne o imkanlara sahip olabilirdik. İkincisi bu ilgilerimiz sayesinde Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nu en tabandan alıp bugünlere taşıdık. En kıymetlisi 2008’de TUR’un televizyon yayınını yaptık. Türk bisikletini yayın öncesi ve sonrası diye ayırmak lazım. Türkiye’deki bisiklet kültürü, iktisadı ya da bisiklet sporunu yapan ailelerin istatistiklerini çıkardığınız vakit yayınla irtibatlı farkı görebilirsiniz. Bu alakalar sayesinde dünyada ülkenin lobisini oluşturduk. Birinci başladığım günleri biliyorum telefon açıyorsun bakmıyorlar, randevu vermiyorlar, Dünya şampiyonasına gidiyordum yer vermiyorlardı. Onun için dünyadaki en kıymetli şey irtibat ve bağdır.
‘Hazırlığımız vardı’
– Yeni periyotta de öncelikleriniz tekrar yurtdışı ile sağlam bağlantılar kurmak olacak diyebilir miyiz?
“Artık ülkemizde yeni bir periyot var. Cumhurbaşkanımıza, Spor Bakanımıza teşekkür etmek istiyorum, ülkemize bir velodrom kazandırdılar.
Artık İsviçre’ye gitmemize gerek kalmayacağına inanıyorum. Artık Konya’daki velodrom bitiyor. Kolombiya, Hindistan, Malezya ve Güney Afrika’da bulunan UCI Center’ın bir merkezini ya da şubesini ülkemizde kurmak istiyorum. UCI’ın denetimindeki bu projeyi gerçekleştirmekle ilgili ön görüşmelerin hazırlıklarını bir gün gelirsem diyerek evvelce yapmıştık. Şu anda velodromun bitmesini bekliyoruz, ondan sonra dünya ve olimpiyat arenasında madalya amacıyla yola çıkıyor olacağız.”
‘Önce itimadı inşa etmeliyiz’
– Türk bisikletinde öncelikle çözülmesi gereken sorun olarak neyi görüyorsunuz?
“Güven. Evvel topluluk içi itimadı inşa etmeliyiz. Herkesin birbirine ve bu idareye inanması gerekiyor. Bunu sağlarsak gerisini çözeriz zira birlikten kuvvet doğar.”
‘Öğrenmeyen çocuk kalmasın’
– Genç atlet adaylarının ülke genelinde taranması üzere geleceğe yönelik projeleriniz olacak mı?
“İlk geldiğimizde master kategorisini başlattık, bir ailede bisiklet konuşulmazsa tabanın öteki bir şeye yöneleceğiyle ilgili fikrimiz vardı. Artık konutlarda aile ortasında bisiklet konuşuluyor. Artık öteki bir niyetimiz var. Alanya İlçe Müdürümüz ile konuştum, ilkokul düzeyindeki her okula 30-40 tane bisiklet vererek, ‘Bisiklet sürmeyi öğrenmeyen çocuk kalmasın’ projesini hayata geçireceğiz. Bisiklet sporunun çoğalmasıyla ve tabana yayılması ile ilgili çok değerli bir proje bence.”
‘Okullarda bayan atletler çıkıyor’
– Dünyada bayan bisikleti giderek isminden kelam ettiriyor. Son olarak 125 yıl sonra birinci kere Paris-Roubaix’nin bayan versiyonu koşuldu. Bizde bu alanda ne üzere adımlar atılacak?
“2013’te UCI idaresine girdiğimizde birinci iş dünyada bayan bisikletini geliştirmekle ilgili çalışmalara öncelik vermekti. Bizim ülkemizde de kesinlikle önden bir hareket olması gerekiyor. Bu hareketi yapmak için uğraş sarf etmeli, bayan bisiklet yarışları ve çeşitlerini da yayınlayarak, ekipler kurarak farklı bir boyuta taşımak istiyoruz. Bu mevzuda zayıf kaldık, lakin görüyorum okullarda bayan atletler çıkmaya başladı. Ben inanıyorum ki bu ülke en kısa müddette bayan bisikletinde olimpiyatlarda temsil hakkı kazanır.”
‘Dün yaptık tekrar yaparız’
Türk bisikletinin yıllardan beri dünyaya açılan en değerli kapılarından biri, CİNS olmuştur. Gelecek yıl aklınızda nasıl bir TIP çiziyorsunuz?
“Hedef WorldTour. Benim üretimi bilenler husus ne olursa olsun daima zirve amacıyla yola çıktığımı bilirler. Gaye tekrardan WorldTour’a çıkmak. Lakin kolay olmayacak; ancak buradaki en kıymetli konu, dünyaya tekrardan itimadı temin etmemiz gerektiği. Muvaffakiyet detay ve ayrıntılarda batındır. Bu detayları biliyoruz ve ona nazaran hareket edeceğiz. Bu yarışı sıfırdan alıp Pro düzeye çıkarmış bir gruptan bahsediyoruz. Dün yaptık bugün tekrar yapacağız lakin vakit veremiyorum.”
‘40 milyar dolar potansiyel var’
Bisiklet turizminin en kıymetli bahislerden biri olduğunu hatırlatan Emin Müftüoğlu, “40 milyar dolarlık bir potansiyel var, biz neden bunun aşikâr bir kısmını Antalya’ya almayalım?” dedi
– Federasyon olarak bisiklet turizmine verdiğiniz kıymeti biliyoruz, hatta velodromun bu alandaki kıymetinden bahsettiniz. Lakin son devrin parlayan yıldızı olan bisiklet turizmiyle alakalı eklemek istediğiniz diğer bir konu var mı?
“Benim mesleğim turizm. Antalya bölgesinde birinci bisiklet dostu oteli biz açtık. 2004’ten beri eforlarımız sürüyor, ne yazık ki hiçbir şey tek yılda olmuyor. Yeniden de artık ülkenin para kazanacağı bir bisiklet turizmi içerisinde yer almak istiyoruz. Avrupa’da 40 milyar dolar bisikletle ilgili potansiyel var, biz neden bunun belirli bir kısmını Antalya’ya almayalım? Almamak için de bir sebebimiz yok, eksiklerimiz var. Fakat bunları projelendirip bakanlığımızla birlikte Cumhurbaşkanlığımızın da önderliğinde gidereceğiz.”
– Konya’da velodrom inşası sürüyor, ülkemizin öbür bir noktasında 2. ya da 3. pist projesi planlarınız ortasında var mı?
“Elbette ki bisiklet turizminin yapıldığı yerlerde kesinlikle velodrom olması gerekiyor. Örneğin, Mayorka’yı 100 bin civarında pro bisikletçinin idman merkezi olarak görmesinin etkenlerinden bir tanesi velodromdur. Onun için velodrom bisiklet turizmi açısından cazibe merkezi olacak bir yere yapılmak zorunda ki Mayorka’yla rekabet edebilelim. Bizim gayemiz dünya.
Onun için ikinci bir pisti ülkemize kazandırmak ismine gerekeni yapacağız.”
‘En yeterlisi için çalışacağız’
– Son olarak neler eklemek istersiniz?
“Bisiklet turizmine çok ehemmiyet veriyoruz, Dünya, Avrupa ve olimpiyatta madalya alıp şampiyonlar yetiştirmek istiyoruz. Alt yapıyı yenilemek istiyoruz ve Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun tekrardan WorldTour düzeyine çıkarmak gayeleriyle yola çıkıyoruz. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır diyerek bugünün kurallarına nazaran en düzgününü yapmaya çalışacağız.”
Milliyet
