Bakırköy Adliyesi 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Haydar Mert K., avukatı, sanığın annesi Songül Çapan ve yakınları da duruşmaya katıldı. Sanık Haydar Mert K., duruşmadaki sözünde maktul babasının şimdiye kadar maddi ve manevi hiçbir dayanağını görmediğini söyledi.
Annesinin, kendisinin ve kardeşinin yıllarca babasının azabına maruz kaldıklarını belirten sanık Haydar Mert K., “Yıllar evvel babam cezaevine girdi, mahpustan çıktıktan sonra da şiddet ve tacizlerine devam etti. Annemin dişlerini kırdı. Kardeşimi tekraren darp etti. Bu sebeple daima adres değiştiriyorduk. Hayatı paramparçaydı, bizim hayatımızı da paramparça etti. Ne vakit görüşsek sonu ya hastanede ya da karakolda bitiyordu. Son vakitlerde konuşmak için bir ortaya geldik. Bana uyuşturucu kullanmadığını düzeldiğini söylüyordu. Dükkan açacağını söylüyordu ve benden yardım istiyordu. Teklifini kabul ettim. Lakin dükkanda cezaevindeki arkadaşlarıyla uyuşturucu içtiğini görünce kendisinden uzaklaştım. Bana, anneme, eşime ve çocuğuma bir şeyler yapacağından bahisle tehditler savuruyordu. Dediğini yapan bir insan olduğu içinde korkuyordum. Tehditler yüzünden eşim ve kızımı alıp annemin konutuna yerleştik. Annemin meskeninde kamera sistemi vardı” dedi.
“BABAM ÇOCUKLUĞUM SOL GÖZÜME VURARAK GÖRME KAYBI YAŞAMAMA NEDEN OLDU”
Sanık Haydar Mert K., maktul babasının kendisinin konutuna silah sakladığını ve kimi eşyalarını bıraktığını söyledi. Olaydan evvelki gece babasının kendisine taciz ve tehdit iletileri yolladığını belirten Sanık Haydar Mert K. “Babam çocukluğumda sol gözüme vurarak görme kaybı yaşamama neden olmuştur. Olay günü sabah 08.00’de dükkanın orada olacaksın!’ diyordu. Bir şey olacağını düşündüm. Korktuğum için evvel kendi konutuma giderek babamın emanet verdiği eşyalarını topladım. Bunların içinde silahta vardı. Dükkana gittim, maktul bana küfür etmeye başladı. Ben de silahı alarak maksat gözetmeksizin sıktım. Daha evvel hiç silah kullanmamıştım, silahı Halıcıoğlu Köprüsü’nden aşağı atarak polise teslim oldum. Ben o gün ona onunla bir daha görüşmeyeceğimi söylemeye gidiyordum. Bağlantısı kesmek için eşyalarını götürüyordum” dedi.
“İŞKENCEYİ ÇOK SEVER, ZEVK ALIRDI”
Duruşmada şahit olarak dinlenen sanığın annesi Songül Çapan maktul Yusuf Cemal Sezgin’in evvelce minibüs sürücüsü olduğunu ve kendisini minibüste yalnız kaldığında kaçırdığını söyledi. Birinci 3 yıl ailesini hiç görmediğini belirten Çapan, ” Maktul bize daima şiddet uyguluyordu, sosyopat bir kişilikti, işkenceyi çok sever ve zevk alırdı. Anlatsam inanamayacağınız şeyler yaşadım. Beni domuz bağıyla bağlayıp 13 gün boyunca banyoda kilitli tuttu. Çekiçle dişlerimi kırdı. Penseyle etlerimi sıkıştırdı. Cürüm makinesiydi. Daima içeri girip çıkardı. Mahpustan hiç çıkamasın diye dua ederdim. Bana karşı takıntılıydı. Yıllar evvel içinde uyuşturucu olan sigarayı içip benle Mert’in yüzüne üfledi, çocuğum başını kaldıramıyordu. İkimizde aptal üzere olmuştuk. Bulanık görürdük, kusardık. Ona yapmamasını söylediğim için bizi darp etti. Beni çok şiddetle dövdü, çocuğun gözüne kan oturdu. Ondan kaçmak için yazmaları birbirine bağlayıp kendimi çocuğumla bir arada ikinci kattan aşağı attım ve bacaklarım kırıldı” dedi.
“HIRSIZLIK YAPTIĞI MESKENLERDEKİ BAYANLARA TECAVÜZ ETTİĞİNİ DUYDUM”
Songül Çapan, “Maktulün hırsızlık yaptığı konutlardaki bayanlara tecavüz ettiğini duydum. Kendisi daha sonra diğer cürümden tutuklandı. Cezaevinden kaçtığında konutun telefon kablosunu kesip dışarıyla irtibatımızı kesti. Benimle tekrar görüşebilmek için çocuğumu sıkıştırmaya başlamış. Çocuğunu eşiyle ve kızıyla tehdit etmiş o yüzden yanıma yerleştiler. ‘Annene yaptıklarımı hatırlıyor musun onları eşine ve kızına da yaparım’ diyerek tehdit etmiş. Olaydan evvelki gece Mert’e bildiriler gönderdi, arayıp durdu. Ben oğluma görmezden gel dedim. Çocuğum ağladı. Hazırlandığını görseydim kapıyı kilitlerdim, müsaade vermezdim gitmesine. Lakin ben uyuyakalmışım o da gitmiş. Olayda kullanılan silahı maktul daha evvel oğlumun konutuna ben oraya geldiğimde beni vurmak için koymuş, benim oğlumun tek kusuru babasızlıktı. Oğlum aslında dört kişinin canını kurtardı. Adalet varsa işlemesini istiyorum” dedi. Sanığın tutukluluk halinin devamını karar veren mahkeme heyeti, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
İDDİANAME
İddianamede hakkında “Haksız tahrik altında taammüden öldürme” kabahatinden 12 yıldan 18 yıla kadar mahpus cezasına çarptırılması istemiyle dava açılan Haydar Mert K.’nın 31 Ekim 2020’de Bahçelievler’deki 43 yaşındaki maktul Yusuf Cemal Sezgin’i silahla öldürüldüğü belirtildi. İddianamede, maktulün sanığın biyolojik babası olduğu lakin nüfus kaydında baba olarak gözükmediği anlatılarak, sanığın kaydının annesi üzerinde olduğu aktarıldı. İddianamede, maktulün sanığı kendi nüfusuna kayıt ettirmediği üzere doğduğu günden olay tarihine kadar maddi ve manevi hiçbir halde babalık vazifesini yerine getirmediğine vurgu yapılarak, bu sebeple resmi kayıtlar ve belge içerisindeki tüm kanıtlar değerlendirildiğinde maktulü sanığın babası olarak kabul etmenin hukuken ve vicdanen imkanının olmadığı kaydedildi. Maktul Yusuf Cemal Sezgin’in soruşturma kapsamında kanaat oluşturması açısından sabıka kaydına bakıldığına yer verilen iddianamede, maktulün sabıka kaydının iki sayfa olduğu aktarıldı.Maktulün cezaevi dışında olduğu mühlet içerisinde sanığın annesine yönelik pek çok sefer şiddet uyguladığı, bu şiddetin birçok defa eziyet boyutlarına vardığı kaydedildi. İddianamede, maktulün sanığın yanında daima olarak uyuşturucu kullandığı, annesiyle bir ortaya gelmek istediğini söylediği lakin annenin bu isteği reddettiği ve maktulün sanığı tehdit etmeye başladığı anlatıldı.Maktulün doğduğu tarihten itibaren sanığın kendisi, annesi, kardeşi ve son vakitlerde eşi ve çocuğuna yönelik ağır, süreklilik arz eden haksız ağır tahrik oluşturacak aksiyonlar gerçekleştirdiği belirtilen iddianamede, sanık Haydar Mert K.’nın “Haksız tahrik altında taammüden öldürme” kabahatinden 12 yıldan 18 yıla kadar mahpus cezasına çarptırılması istendi.
DURUŞMANIN AKABİNDE AÇIKLAMA
Duruşma sonrasında adliyenin önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Songül Çapan, “Maktül hiçbir vakit benim evlatlarıma babalık yapmadı, bir baba kendi evlatlarını annelerini öldürmek için kullanmaz. Ben bir anne olarak çocuklarımın hem annesi hem babası oldum, onları en iyi formda en ahlaklı ve edepli biçimde büyüttüm. Benim çocuklarım inanın ki bugüne kadar en ufak bir suça karışmamışlardır. Biz 20 yıl boyunca azaba maruz kaldık, akla hayale gelmeyecek, dizi yapılsa yahut bir sinema sineması çekilse yok artık bu kadarda değildir denilecek halde şeyler yaşadık. Benim oğlum 4 bayanın hayatını kurtardı, oğlumun iki yaşında bir kızı ve 20 yaşında bir eşi var en büyük dileğim en yakın vakitten Rabbim evladının yüzü suyu hürmetine onu özgürlüğüne kavuştursun. 4 yerimden bıçaklandım. Bir halde ölmedim yaşıyorum, çocuklarımın yanında ve ardındayım. Benim oğlum her şeyden evvel bir baba, baba hasretiyle o maktulün yanına gitmişti, tahminen düzelir diye vicdan yaptı lakin vicdansızlıkla karşılaştı” diye konuştu.
“MAKTUL’ÜN 63 TANE KABAHAT KAYDI VAR”
Haydar Mert K.’nın avukatı Aslı Ercan maktulün 63 kabahat kaydı olduğunu belirterek, “Aslında bir maktul var ortada lakin kurban kim muhakkak değil, uğranılan azaplar uzun uzun içeride anlatıldı, çocuğun sol gözü baba tarafından uğradığı şiddet sebebiyle görmüyor. 20 sene boyunca maruz kalınan sistematik bir azap kelam konusu, cezaevinden çıktıktan sonra bu olay gerçekleşmeden evvel bilhassa son 15 gün eşine, annesine, küçük 1 yaşındaki kızına şu an ağıza alamayacağım aksiyonları gerçekleştireceğine yönelik bir tehdit hali kelam konusu. Biz haksız tahrik kararlarının en üst sondan uygulanması gerektiğini düşünüyoruz, orada oturmayı hak etmiyor ancak orada olmasaydı biz şu an muhtemelen bir bayan cinayetinin haberini yapıyor olacaktık. İş bayan cinayetine dönmesin diye aslında o çocuk şu an içerde. Tutuklu bir formda yargılanıyor” dedi.
Milliyet
