İhsan Dindar – milliyet.com.tr / [email protected]
Öncelikle nasılsın? İçinde bulunduğumuz şu bir buçuk sene sana neler hissettiriyor? Neler düşündürüyor?
Şimdi çok taze olduğundan, hislerim havada yüzüyor. Hislerin yerlerine oturması vakit alabiliyor travmatik periyotlar akabinde. Elimden geldiği kadarıyla ayakta kalmaya, çalışmaya uğraş ettim. Biraz sağaltım, biraz oyalanma, biraz kendi gündemini yaratma üzere kıymetlendirebiliriz. Çünkü dış gündem sert ve silindir üzere geliyor üzerimize. Bu türlü vakitlerde şartları dönüştürme ismine kimi alanlar açmak gerekebiliyor. Bu devirde müzik bir defa daha -her zamanki gibi- yarenlik etti bana.
Geçtiğimiz aylarda beş müzikten oluşan “Belli Olmaz” isimli EP kaydınız yayımlandı. Bu çalışma pandemi sürecinin bir eseri mü genel olarak?
EP’deki “Sevdanın Yükleri” müziği hariç tüm müzikler bu süreçte yazıldı, kaydedildi. Biraz sesli günlük üzere ele aldım bu kayıtları. Hem üretim alanıyla olumsuz şartları sağaltma tarafı oldu; hem de konsept bir küçük albüm tasarlama fırsatı buldum. Malum evdeydik, vaktimiz vardı ve kimi fantezilerim için alan açıldı. Ben de bunu değerlendirmeye çalıştım.
Bilhassa “Derde İhanet Edemem” beni çok etkiledi. Kelamları ve müziğin hüznünün yanı sıra bir nostaljik hava da müzikte seziliyor. Ki bunu EP’in geneli için de söylemek mümkün. “Altın Yıllara” bir selam mı bu?
Çocukluğumdan hatırladığım kimi müzik imajlarına dokunasım vardı epeydir. Birinci çocukluk yıllarımda Barış Manço’nun bir Compact Disk’i vardı konutta. Daima onu dinliyordum, o yaşlarda edebi olarak ne anlattığını tam anlamasam da sanırım genel hal ve estetikten çok etkilenmiştim. Yıllar içinde o tarz müzik biraz modalaşınca uzaklaşıp diğer şeyler dinlemeye başlamıştım. Bu EP’de, kelam ettiğimiz çerçevede bir sound’la uğraşma isteği beni çağırdı ve heyecanlandırdı. Ben de düzenleme ve kayıtlarda bu cins bir sound’a yöneldim.
?
Son yıllarda solo çalışmalarınızla öne çıksanız da müzikal geçmişinizde pek çok değerli isim ve kümeyle birlikte çalıştınız. Hatta gözüme ilişen kimi yorumlar Türkiye’nin en iyi gitar icracılarından biri olarak tanımlıyor sizi. Gitar ve bu ailedeki enstrümanlarla bağlantınız nasıl devam ediyor?
Gitarla ilgili pek o denli iyi bir icracı olduğumu düşünmüyorum. Farklı lisanları konuşmakla ilgili “kendimi tabir edecek kadar konuşuyorum” dedikleri üzere bir kıvamda gitar çalabiliyorum diyebilirim. Ama, elbette bir anlatı teknikle sonlu değil. Çaldıklarınızın içini, tabiriniz, seçkileriniz, beğenileriniz, kendinize yakın hissettiğiniz varyasyonlarla dolduruyorsunuz. Hasebiyle gitar müziğiyle kendime uygun bir bağlantım olduğunu söyleyebilirim. Gitardan gelen bir avantaj olarak da mızraplı sazlara bir yatkınlığım var. Yeniden orada da “ayaklarımı yerden kesecek kadar” farklı enstrümanlara dokunuyorum diyebilirim:)
Tatsız ancak hayatımızın bir gerçeği haline gelen bir konsersizlik devri yaşadık – ki umarım bir daha da tekrarlanmaz. Bu süreçte herhalde bir süre online konserlerin revaçta olduğunu gördük. Fakat canlı olan duyulan hasret gün geçtikçe de artmıştı. Bu konsersizlik süreci ve bu online konser üzerine neler düşünüyorsunuz?
İkisi de epey emsal ve hayli farklı iki tecrübe sunuyor. Birbirlerine kıyasla avantajlı ve dezavantajlı istikametleri var. Biraz geçiş süreci üzere değerlendiriyorum online aktifliklerin varlığını. Uzun vadede değerli bir yeri olacak mı emin değilim. Dinleyiciyle buluşmanın kıymetini merkeze aldığımızdaysa hiç farkları yok kendi adıma. Bu değerlendirmelerimiz vakitle yerine oturacak diye düşünüyorum.
Neyse ki artık bir nevi yine kavuşma günleri. Bu kapsamda Şiddetli PSM’nin Açıkhava yeri Vestel Amfide sahne alacaksınız. Birden fazla beşerler için de “Belli Olmaz”dan müzikleri birinci kez dinleme fırsatı olacak sanırım?
Uzun vakittir çalamıyorduk. Dinleyicimle yeni yeni buluşuyoruz canlı performanslarla. Açıkçası birkaç konser bile beni çok tazeledi. Üzerimizdeki tozu yavaş yavaş atıyor üzereyiz. Kuvvetli PSM konseriyle pandemi periyodunda İstanbul’da birinci sefer çalma fırsatı bulacağız. Biliyorsunuz “Belli Olmaz” ve “Hafif Masal” EP’leri pandemi devrinde yayınlandı. Konserde bu iki EP’den de yeni müzikler çalmayı düşünüyoruz. Pandemi, yayınlanan müziklerin canlı olarak dinleyiciyle buluşamaması manasında da tuhaf bir periyot benim için. Zira pandemide hayli müzik yayınladım ve hepsi havada asılı kaldı üzere. Bu konserle o tansiyonu biraz olsun kırarız umarım.
Kimi sanatkarlar ve işletme sahipleri etkinliklerde aşı zaruriliği getirilip bu sayede bir daha işlerin durma noktasına gelmesini tedbire hedefinde. Avrupa’da da gibisi uygulamaların yavaş yavaş yapılmaya başlandığını görüyoruz. Siz nasıl yaklaşırsınız bu fikre?
Açıkcası çok radikal bir şey yaşıyoruz. Yargılarım da bu radikal duruma nazaran şekilleniyor. Bilimi elbette güçlü bir referans olarak alıyorum. Geçmiş ve gelecek üzerinden bir rasyonelite kavrayışı olarak bilimi kıymetli bir yere koymak durumundayım. Aşıların da insan hayatındaki değerli yeri tartışılmaz. Bu nedenle süreci bilinmeyen bulsam da aşı olunması gerektiği fikrindeyim. Toplu yerlerde da zarurî olması bana makul geliyor. Bu, bildiğimiz yahut üretilmiş kapital hayatın devamı için ise kırmızı alarm boyutunda elzem üzere görünüyor.
Önümüz sonbahar. Şu an için sonbahara dair konser yahut yeni proje hazırlığı var mı?
Demo halinde kaydettiğim hayli müzik birikti. 2022’in bir kısmına kadar tekli müzikler yayınlamayı düşünüyorum. Sonbaharda kesinlikle müzik yayınlamak istiyorum. Kimi müzikler maxi-single formunda olabilir, kimileri ise tek tek. Konserlere gelince, bu süreç Covid hadiselerinin, aşının seyrine nazaran etkileniyor biliyorsunuz. Umuyorum çalabilmeye devam ederiz. Ziyadesiyle hasret var.
Milliyet
