Menemen’de yedek subaylığını (o yıllarda küçük zabit deniliyor) yapan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay, 23 Aralık 1930’da tarikat mensubu Derviş Mehmet ile arkadaşları tarafından şehit edilmesinin üzerinden 90 yıl geçti. Cumhuriyet kurulalı yedi yıl olmuştu. Atatürk, ülkeyi çağdaşlaştırma yolundaki ihtilallerini hayata geçirmişti. Halifeliğin kaldırılması, medreselerin, tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması, öğretimin birleştirilmesi ve Uygar Kanun’un kabul edilmesi, eski sisteme dönülmesi için fırsat kollayan etrafları harekete geçirmişti. Çok partili siyasi hayata geçilmek maksadıyla 12 Ağustos 1930’da Özgür Cumhuriyet Fırkası (SCF) kurulmuştu. Mustafa Kemal’in tek istediği “laik Cumhuriyet temellerine sadık” kalınmasıydı. Fakat, dünyayı etkileyen 1929 ekonomik krizindenyararlanan gerici çevreler, yeni partiye sızmışlardı. Laikliğin tehlikede olduğunu gören Mustafa Kemal de, çok parti denemesinden vazgeçmişti. Gerici çevreler bu defa, SCF’nin dağılma kararı almasından otuz beş gün sonra Menemen’de ayaklandılar.
Yeşil bayrak açtılar
Kamuoyunu dehşete düşüren olay, Derviş Mehmet ile birkaç yardakçısının, ellerinde yeşil bayrakla Menemen’i basmalarıyla başlar. Derviş Mehmet mehdi olduğunu tez eder; “yetmiş bin kişilik halife ordusunun da yakında geleceği”ni bildirir, halkı ayaklanmaya çağırır. Kubilay, karşılarına tek başına dikilir ve elebaşı Derviş Mehmet’in yakasına yapışır. Onu evvel tüfekle vururlar; bu sırada vazifeye koşan Hasan ile Şevki isimli iki bekçi de şehit edilir. Derviş Mehmet, Kubilay’ın başını kesip bir sırığa takar, daha sonra kanını içer. Olay, Alay komutanlığından gelen makineli tüfek birliğinin ateşiyle bastırılır. Derviş Mehmet ve iki adamı (Sütçü Mehmet, Şamdan Mehmet) olay yerinde öldürülür. Olayın “birkaç meczubun işi” olmadığı; Cumhuriyet rejimine karşı girişilmiş planlı bir ayaklanma olduğu anlaşılır. Ayaklanmanın ucunun İstanbul’daki Nakşibendilere dayandığı ortaya çıkarılır. 31 Aralık 1930’da Menemen, Manisa ve Balıkesir’de sıkıyönetim ilan edilir. (Sıkıyönetim Menemen’de 7 Mart 1931’de; Manisa ve Balıkesir’de 28 Şubat 1931’de kaldırılır.)
1 Ocak 1931’de Mustafa (Muğlalı) Paşa başkanlığında Divanı Harp kurulur. Yargılama sonunda idama mahkûm edilen 36 sanıktan 28’inin kararı
3 Şubat’ta Kubilay’ın şehit edildiği yerde infaz edilir.
Kubilay’ın, 23 Aralık 1930’da şehit edilmesini, Milliyet ve İnkılap gazeteleri, 31 Mart 1908 gerici ayaklanmasına atıfta bulunurcasına “Derviş Vahdettin Hortlağı Karşısında mıyız?” ve “İkinci Derviş Vahdeti” başlıklarıyla verdiler.
Dokümanlardaki gerçekler
Emniyet Genel Müdürlüğü Ekim 1998 tarihli Polis Dergisi’nde mevzuya ait evrakları yayımladı. “Cumhuriyetin 75. Yıldönümünde Polis Arşiv Dokümanlarıyla Gerçekler” ismiyle ve “Cumhuriyetimizin gelişimini yansıtacak boyuttaki tarihi evrakların gün ışığına çıkarılarak kamuoyunun bilgisine sunmak amacıyla” yayımlaman bu özel sayıda, “Kubilay Olayı”nın gerçekleştiği tarihteki evraklara de yer verildi. Bu evraklar, üstte özetlenen dehşet uyandıran olayı tüm taraflarıyla ortaya koymaktadır.
24 yaşında bir öğretmen
Mustafa Fehmi Kubilay, Giritli bir ailenin çocuğuydu. Babası Hüseyin, annesi Zeynep, onu Adana’nın Kozan ilçesinde, kucaklarına almışlardı; 1906 yılıydı. Antalya Öğretmen Okulu’nun imtihanını kazandığında terzi çıraklığı yapıyordu. Üç yıl Antalya, bir yıl da İzmir öğretmen okulunda eğitim aldı. 1926 yılında Bursa Öğretmen Okulu’ndan mezun oldu. Bir köyde öğretmenlik yapan Vedide ile evlendi; Vedat (Aktuğ) ismini verdikleri bir çocukları oldu. Kubilay, 24 yaşında şehit edildiğinde, oğlu 2.5 yaşındaydı; annesi Zeynep de hayattaydı.
Atatürk’ten taziye
Hasan İstek Soyak’ın anılarına nazaran, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, “Menemen’de geçen elim hadiseden, çok vahşice yapılmış, tüyler ürpertici cinayetten” Edirne’de bulunduğu sırada haberdar olur. Mustafa Kemal, çabucak İstanbul’a döner. Dolmabahçe Sarayı’nda, Başbakan İsmet (İnönü) Paşa ile devletin en üst kademesinin katıldığı toplantı yapar ve gerekli talimatları verir.
Gazi Mustafa Kemal, 27 Aralık 1930 tarihinde, Genelkurmay Lideri Fevzi (Çakmak) Paşa’ya, orduya taziyesini bildiren bir mektup gönderir. Olayı, “Cumhuriyete karşı bir suikast” olarak nitelendiren Mustafa Kemal, özetle şunları kaydeder: “Menemen’de ahiren vukua gelen irtica teşebbüsü esnasında Zabit vekili Kubilay Bey’in görev ifa ederken duçar olduğu akıbetten Cumhuriyet ordusunu taziyet ederim. Kubilay Bey’in şahadetinde mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden kimilerinin alkışla tasvipkâr bulunmaları bütün Cumhuriyetçi vatanperverler için utanılacak bir hadisedir. … Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkureci muallim heyetinin değerli uzvu Kubilay Beyefendi, pak kanı ile Cumhuriyetin hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır. Reisicumhur Gazi M. Kemal.”
Milliyet