Bugün, Türk basını için en acı günlerden biri… Bundan 31 yıl evvel Hürriyet Gazetesi’nin efsanevi Genel Yayın Direktörü, usta gazeteci Çetin Emeç, konutundan çıkıp aracına bindiği sırada çapraz ateşle katledildi. Basın şehidi Emeç, bu yıl Kovid-19 pandemisi nedeniyle Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki kabri başında anılmayacak olsa da anısı, ailesi, sevenleri ve meslektaşlarının kalbinde yaşamaya sonsuza dek devam edecek…
Usta gazeteci Çetin Emeç, 7 Mart 1990 günü, her sabah olduğu üzere sürücüsü Sinan Ercan’la birlikte işyerine hakikat yola çıkacaktı. Emeç, arabasına bindiği sırada kar maskeli caniler, usta gazetecinin arabasının önünü keserek tetiğe bastı. Çapraz ateşe tutulan araçta Çetin Emeç ve sürücüsü Sinan Ercan kanlar içinde şehit düşerken, katliam haberi kısa müddette Türkiye’nin gündemine düştü. Emeç’i katleden saldırganlar, olayın akabinde kaçtıkları arabası Bostancı’da terk ederek izlerini kaybettirdi. Alçak akın toplumsal öfkeye neden oldu. Emeç’in naaşı, binlerce kişinin katıldığı cenaze merasimi sonrası Zincirlikuyu Mezarlığında defnedildi.
6 yıl sonra yakalandı
Emeç’i katledenlerin izi ise lakin katliamdan altı yıl sonra bulundu. Emeç’e pusu kurup katleden isimlerden İrfan Çağrıcı, 2 Mart 1996 günü Kadıköy’deki bir banka şubesinde “Rasim Ayar” ismine düzenlenmiş düzmece kimlikle yakalandı. Çağrıcı, İslami Hareket Örgütü ismine cinayeti işlediğini itiraf ediyordu. Suikasta ait İstanbul 3 No’lu DGM’de açılan yasadışı “İslami Hareket Örgütü” davasının iddianamesinde, Emeç’in konutunun önüne gelen örgüt üyelerinden Tamer Arslan’ın, Levent’te gasp edilen 34 FFE 21 plakalı arabası kullandığı bilgisine yer verildi. İrfan Çağrıcı’nın ön koltukta, Muzaffer Dalmaz’ın ise art koltukta oturduğu, Çağrıcı’nın suikast silahlarını İran asıllı “Mustafa” ve “Ali” isimli bireylerden aldığı belirtildi.
31 yıldır sır
Cinayetle ilgili yürütülen soruşturma sonucunda 2 Mart 1996’da Kadıköy’de bir banka şubesinde uydurma kimlikle yakalanan İslami Hareket Örgütü kelamda İcra Şurası Üyesi İrfan Çağrıcı ile beraberinde yargılanan dört sanık, ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezasına çarptırılsa da öbür tetikçi Muzaffer Dalmaz yurt dışına kaçmayı başardı. Şimdi 55 yaşındayken, kalemine kurşun sıkılan Bab-ı Ali’nin usta ismi Çetin Emeç’in gerçek failleri ve tetiğe bastıran güçler ise 31 yıldır sırrını koruyor.
Çantasındaki yazı kayboldu
Basın şehidi Çetin Emeç’in hayat arkadaşı Bilge Emeç ise, cinayetten 20 yıl sonra verdiği röportajda, hislerini şöyle özetlemişti:
“Çetin sabahları 07.30-08.00 üzere çıkardı konuttan. Radyoyu kurardı. Her sabah oyun havaları, türkü ile uyanırdık biz. O saatte o var olağan. Uyanır, kesinlikle 40 dakika jimnastiğini yapar, soğuk duşunu alır, merdivenleri zıplayarak iner giderdi. Bir de kesinlikle çıkmadan duasını okurdu. Kıbleye karşı durur, ellerini açar, duasını yapardı. Kimseye göstermeden lakin. Ben yatak odamdayım. Çetin öptü beni, çıktı. Çıkar çıkmaz çok tuhaf bir ses geldi dışarıdan. Ses çok tuhaftı zira, anlamadım. Sonra dışarıdan uğultular çoğalmaya başladı. Cama koştum. Bir baktım otomobilin camları bütün kırık, Çetin koltuğunda hiç kıpırdamadan oturuyor, hiç hareket yok. Gerçek failleri hiçbir vakit bulunamadı. Kaç defa kayboldu tabirler, kaç sefer. Tekraren soruşturmayı yürüten terörle uğraşın başındaki kişi değişti. Çok ağrıma gitti bu olanlar. Nasıl kaybolur sözler? Asıl, Çetin’in otomobilinde yanında olan çantasından sonraki gün yazacağı yazı kayboldu. O yazıda ne vardı, merak ediyorum. Katilin bulunması çok değerli değil. Yakalanan katilin de gerçek olduğunu düşünmüyorum. Gerisinde kim var bu işlerin, hâlâ çözülmedi. Çözülse ne olacak ki artık, onu da bilmiyorum…”
Pandemi nedeniyle anma yapılmayacak
Basın şehidi Çetin Emeç için her yıl, 7 Mart’ta mezarı başındaki anma aktifliğinin, bu yıl Kovid-19 pandemisi nedeniyle iptal edilmek zorunda kaldığı açıklandı.
Milliyet
