Şayet yolunuz New York’a düşer de önerdiğim yerlerden birinde sanat izlemek isterseniz, hiç aşikâr olmaz tahminen de karşılaşırız. Tahminen sanatla, sanatkarlara kadeh kaldırırız birlikte, dünyamızı güzelleştirdikleri, umutlarımızı tazeledikleri ve her şeye karşın sanattan ve bizlerden vazgeçmedikleri için. Hepiniz sanatla kalın, umutla kalın, sevgiyle kalın!
Nermin Bezmen ABD’de kültür sanat denince, yüklü olarak birinci akla gelen kent New York’tur. “The Big Apple” (Büyük Elma) yılın her ayı, her günü, durmadan perdelerini açan müzikalleri, Broadway-off Broadway tiyatroları, Metropolitan operası, caz kulüpleri, Time Square’de sabahın köründe bilet sırasına giren yerli, yabancı sanat meraklıları, tiyatro, müze kapılarındaki uzun kuyrukları ile yaşar… Sesiyle, oyunculuğuyla, plastik sanatlarıyla, müziğiyle, yeteneğiyle dünyanın dört bir yanından en harikaları, en özelleri ve çok sefer de “ilk”leri kendinde toplar New York. Bu da New York’u kültür ve sanatı yaşatmanın yanı sıra kendisi de sanatla soluyan bir kent yapar.
Bizim yaşadığımız New Jersey, New York’a göre birçok manada pandemiyi daha esnek kurallarla geçirdi. Açık havada sanat burada daha erken uygulamaya geçti. Bunun en hoş örneklerinden biri New Jersey’nin Papermil Play House Tiyatrosu. Bağışlarla yaşayan ve sahneledikleri oyunlar, müzikallerle birçok Broadway oyununu aratmayan bu tiyatro kurumu pandemiyle birlikte salonlarını geçen yaz bahçelerine taşıdılar ve uzaklık kurallarına uygun formda takımlarındaki sanatkarların müzikal, opera, kabare geceleri kapsamında izleyicileriyle buluşmasını sağladılar. Bu o kadar kabul gördü ki; artık serbestiye geçilmesine karşın haftada üç gece tekrar bu romantik akşam programları devam ediyor.
Müzelerde heyecan başladı
Nihayet 1 Haziran’dan itibaren tüm ABD, münasebetiyle New York olağan yaşama döndü. Müzeler, galeriler, açık hava konserleri hayatın pandemi öncesine dönmesinde öncülük ediyorlar. Sevdiceğimle birlikte çok özlediğimiz o sanat günlerini, gecelerini tekrar yaşamak üzere yaz programımızı hazırladık. Listemizde şu sanat olayları var: The Newark Museum of Arka, The Met (The Metropolitan Museum of New York) süper, güçlü sergilerle kapılarını açtı. Rezervasyon yaptırıp her birine birer tam gün ayırmak niyetindeyiz. MET bugüne kadar gerçekleşmiş en kapsamlı Michalengelo standını sunuma hazırladı. MOMA (Modern Museum of Art) feminist sanatçı Niki de Saint Phalle’nin “Structures for Life” başlığı altında heykel, baskı, sinema, mücevher ve tablolarından oluşan iki yüz modül yapıtını sergilemekte.
MOMA birebir vakitte Cezanne’ın bugüne dek ya hiç görülmemiş yahut çok az bilinen suluboya, yağlıboya ve eskizlerini sergilenmeye açıyor.
Brooklyn Müzesi gelmiş geçmiş en büyük standını sanatçı KAW’ın yapıtlarıyla açtı. İkonik Japon sanatkarı Yoyoi Kusama, New York Botanik Bahçelerini heykelleriyle kaplamış. “Kusama-Cosmic Nature” ismini verdiği bu açık hava standı kaçırılmaz.
Gugenheim Müzesi’nde Jackson Pollack’ı Jackson Pollack yapan birinci tablo sergilenmeye açıldı. 1943 yılında Peggy Gugenheim’ın Pollack’ı aylık maaşa bağlayarak sipariş verdiği, münasebetiyle ressamın ömür tasası olmadan çalıştığı serinin birinci tablosu olması açısından çok değerli bu modül.
Bu ortada Broadway’in duayenlerinden viyolonist Suzy Perelman (“Phantom of the Opera”, “Cats”…) pandemi periyodunda başlattığı yeniden kendisi üzere sanatının tepesinde piyanonun gurusu Christian Regal ile kendi konutunun yol üzerindeki minik bahçesinden etrafa yayılan birer saatlik konserlerini devam ettirmekte. Evet, şayet yolunuz New York’a düşer de bu yerlerden birinde sanat izlemek isterseniz, hiç muhakkak olmaz tahminen de karşılaşırız.
Milliyet
